- gerektiği gibi
- duly
İngilizce Sözlük Türkçe. 2010.
İngilizce Sözlük Türkçe. 2010.
zihnini dağıtmak — gerektiği gibi düşünmemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kararınca — zf. 1) Gerektiği ölçüde 2) Gerektiği gibi Birleşik Sözler karınca kararınca … Çağatay Osmanlı Sözlük
topallamak — nsz 1) Bacağındaki sakatlık sebebiyle seker gibi veya iki adımda, bir yana eğilerek yürümek Öyle topallar gibi değil ama bir garip yürüyordu. Ç. Altan 2) mec. İşler gerektiği gibi yürümemek, aksamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
gereğince — zf. Gereği gibi, gereğine göre, gerektiği gibi, mucibince … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaynamak — nsz 1) Bir sıvı, sıcaklığı belli bir dereceyi bulduğunda buhar durumuna geçerek fokurdamak Su, 100 °C de kaynar. 2) Yiyecek, içecek pişmek, haşlanmak Doktorun sade kaynamış kahvesini söylemesini bekledi ve garson gider gitmez konuştu. T. Buğra 3) … Çağatay Osmanlı Sözlük
yürütmek — i 1) Yürüme işini yaptırmak, yürümesini sağlamak 2) Gerektiği gibi yapmak, uygulamak İşlerini eskisi gibi yürütüyorlar. 3) huk. Bir yargıyı yerine getirmek, uygulamak 4) nsz Kabul edilmesi veya tartışılması için bildirmek, açıklamak, öne sürmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çarpık — sf., ğı 1) Düzgünlüğünü yitirerek eğrilmiş, doğru karşıtı İyice kararmış çarpık bir tahta kapı aralık duruyordu. Ç. Altan 2) mec. Kötü Oraya özellikle çarpık vasıfları olanları toplarlarmış. H. Taner 3) Gerektiği gibi olmayan, düzgün olmayan 4)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
eşekbaşı — is., hkr. Yetkisi önemsenmeyen, gücünü gerektiği gibi göstermeyen kimse Sen necisin? Eşekbaşı mısın bu sınıfta? R. Ilgaz … Çağatay Osmanlı Sözlük
idareimaslahat — is., esk., Ar. idāre + maṣlaḥat 1) Bir işi, gerektiği gibi değil de günün şartlarına göre yapma 2) İşi oluruna bırakma Birleşik Sözler idareimaslahat politikası Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller idareimaslahat etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
idareimaslahat politikası — is. 1) Bir işi, gerektiği gibi değil de günün şartlarına göre yapma tutumu 2) İşi oluruna bırakma tutumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
kırıcı — sf. 1) Kırma işini yapan 2) mec. Kaba, sert, çevresindekileri inciten (davranış, söz vb.) Kırıcı bir davranış. 3) mec. Bir şeyin gerektiği gibi gelişmesini, oluşmasını önleyen, engelleyen Grev kırıcı. 4) fiz. Kırınım oluşturan Kırıcı ortam. 5) is … Çağatay Osmanlı Sözlük